Efsane Öğrenci – İbrahim Keskin, Candeniz Aksu

Öğrencilerin işçileştiği ve bu işçileşmenin hızla büyüdüğü bir zaman içerisindeyiz. Ancak bu zaman için farkı sadece işçileşmenin büyümesi değil, kurumsallaşması. Artık çoğumuz birer büyük şirketlerde çalışan sigortalı depo işçisiyiz. Kimden söz ettiğimizi açıklayalım: Kocaeli Üniversitesi’nde okuyan “Efsane Öğrenciler”. Kocaeli Üniversitesi 36 bini lisans öğrencisi olmak üzere toplamda 66 bin nüfuslu bir okul. Çevresi ise malumunuz bir fabrikalar sahası. KYK’lar toplam 14 bin öğrenci kapasitesine sahip. Geri kalan öğrenciler ise yüksek kiralarla yaşamak zorunda. Öğrencileri için pek fazla iş imkanı olduğu söylenemez. Alışık olduğumuz gibi çoğu öğrenci, saatlerini, bursunun yarısı kadar olmayan ücretlerle barlarda, kafelerde garsonluk gibi sigortasız, herhangi bir güvencesi olmayan işlerde çalışarak geçiriyor. Ancak son birkaç yıldır Hepsiburada ve benzeri şirketler bu işlerden daha iyi bir iş olanağı sundular.
Hepsiburada bilindiği üzere içerisinde pek çok markanın ürününü barındıran bir alışveriş sitesi. Bu siteye ait “Efsane Kasım İndirimleri” ise çok yoğun bir sipariş girdisine sebep olmakta. Hepsiburada ise yoğunluğu kolayca atlatabilmek adına “Efsane Öğrenci” adı altında bir öğrenci-işçi ağını yıllardır kullanıyor. AA’nın haberine göre Hepsiburada ilk olarak 2018’in Kasım ayında (indirim döneminde) yaklaşık bin öğrenciyi istihdam(!) etmek için depolarında çalıştırmaya başlamış. Başlangıcının bu zaman olduğunu varsayarsak 5 yılda bin öğrencinin katbekat üzerinde bir ağ kurmuş vaziyetteler. Bu şirket Gebze ve Tuzla’da bulunan depolarına indirim dönemlerinde farklı üniversitelerden binlerce öğrenciyi çalıştırmak için getiriyor. Unutmadan ekleyelim; Ekim, Kasım, Aralık ayını kapsayan bu Efsane Öğrenci kampanyası artık devamlılığını koruyor. Hepsiburada’nın bu kampanyası sanki diğer işlerden çok daha iyiymiş gibi öğrencilere pazarlanıyor. Bir barda ya da kafede 10 saat canhıraş çalışıp bursumuzun yarısı kadar para kazanabiliyoruz. Ancak Efsane Öğrenci kampanyası bize günlük olarak bin lira kazandırıyor ve günlük sigortamızı yatırıyor. Bu iş imkanının dışarıdan bakıldığında her öğrenci için -özellikle Kocaeli Üniversitesi öğrencileri için- kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu kabul edelim. Tabi Gebze Güzeller OSB’ye girdiğinizde işin öyle olmadığını anlıyorsunuz.
Çalışma süresi günde 12 saat, toplam mola ise 2 yemek molası ve 2 çay molası olmak üzere 4 tane; yemek molaları 30, çay molaları ise 15 dakika. İçeride uygulanan mobing ise çok yüksek. Çoğunu öğrencilerin oluşturduğu Efsane Öğrenci liderleri denilen bir güruh her 15 dakikada bir “Öğrenci arkadaşlar, daha çok çalışmamız gerekli, işlerimizi aksatıyoruz. Hepinizden üst derecede performans bekliyorum.” gibi açıklamalarla özellikle öğrencileri hedef alarak bağırıyor. Daha molaya çok varken tuvalete gitmek isteyen arkadaşlarımın da birazdan ara olacağı söylenerek geri çevrildiğine de şahidim. Öğrencinin durmadan çalışmak dışında bir olanağı yok. Molalar da güvenlik kontrolünde sıra beklemekle geçiyor. Mola alanına çıktığınızda ise molanız bitti bitecek. Bu yüzden moladan geç dönen öğrencilerin “Burada iş yapıyoruz neden bu kadar geç kalıyorsun?” gibi cümlerle azarlandığına sıkça şahit olduğumu söyleyebilirim. Hepsiburada’da hesap kesim tarihi her ayın 25’idir ancak ücretler bir sonraki aynı 5’i ile 10’u arasında yatar. Şöyle izah edelim: eğer 24 Kasım’da çalışırsanız ücretiniz Aralık ayının 5’i ile 10’u; 26 Kasım’da çalışırsanız ise ücretiniz Ocak ayının 5’i ile 10’u arasında yatar. Ola ki 26 Aralık’ta işe giderseniz paranız en azından 40 gün sonra alırsınız. Nedenini inanın bilmiyoruz. Sadece KOÜ’den yüzlerce öğrenci bir gece boyunca burada çalışıyor. 20 Kasım ile 30 Kasım arasındaki süreç bizim okul için vize haftasıdır. HepsiBurada özellikle bu zaman diliminde işe gelecek öğrencilere bir müjde buyurdu: “20’si ile 30’u arası 8 gün gelen öğrencilerin günlük ücreti 1.250 tl olarak hesaplanacak ve ücretler, Aralık ayında yatırılacaktır.”. İşe gidecek öğrenci sayısının azalmasıyla birlikte bu müjdeyi(!) buyurmuş olmaları tabii ki bir tesadüf değil. Vizelerine hazırlanması gereken öğrencileri kendi depolarına mahkum etmek dışında bir amaç da haliyle gütmüyor. Devletin vereceği bursu bir günde kazanmak vizelerle uğraşıp sınavlardan yüksek not almaktan daha cazip durumda. Öğrenciler arası rekabeti arttırmak için bir vardiya boyunca en çok ürün toplayanlara günlük ücret oranında hediye çeki de vereceklerini açıkladılar. Bizi olabildiğince sömürebilmek adına son “müjde”leri bu oldu. Ancak sonradan bu hediye çekini dağıtmadıklarını diğer öğrenci-iş arkadaşlarımızdan öğrendik.
Öğrencilerin yaşam koşulları küresel kapitalist sermayenin planları doğrultusunda ve AKP eliyle yıllardır düşürülüyor. Yemekhane zamları, yurt zamları, bu yurtların niteliksizliği, asgari ücretin neredeyse 10’da birine tekabül eden burslarla yaşamaya çalışan öğrenciler bir çıkış yolu olarak günlerinin yarısını (ki OSBiye gidiş dönüş yolu eklendiğinde 14 saati geçiyor) Hepsiburada, Amazon, Ülker gibi fabrikalara ya da depolara veriyor. Yurtların, kampüslerin önünden başlayıp öğrenci mahallelerini dolaşan bir ağ hayatımızın en orta noktasına kendini konumlandırmış vaziyette. Öğrenciler olarak şunun farkındayız: eğer bize ailemizden miras olarak bir mülk kalmayacaksa hiçbirimiz mülk sahibi olamayacağız. Basit hayati gereksinimlerimizi karşılamak adına günlerimizin yarısından fazlasını Hepsiburada gibi şirketlere satıyoruz. Birkaç sene öncesine kıyasla bursların asgari ücret karşısında git gide erimesi, koğuş gibi dizilmiş ve her açıdan yetersiz yurtlarda yaşamaya zorlanmamız, bir ders kitabını almak için bile bursumuzun yarısından çoğunu vermemiz öğrencilerin neden bu insanlığa yaraşmayacak koşullarda çalıştığının yegane göstergesidir. Bunların hiçbiri birer tesadüf değil. Aksine sistemli bir biçimde uygulanan neoliberal politikaların birer zuhurudur. Okullar artık bir “bilim öğreten kurum” değil aksine birer rant alanı, müşteri havuzu ve hepsinden daha önemlisi bir işçi deposudur. Burada stoklanmış işçiler de öğrencilerin kendisinden başkası değil. Aldığımız diplomaların artık hiçbir işe yaramadığı ortada. Mezun olup diplomayı elimize alsak da çoğumuzun sonu yine bu depolarda çalışmak oluyor. Derdimiz durumu ajite etmek değil, durumun kendisi olabildiğince trajik. Hepsi Burada ise bu yılın son çeyreğinde 24.3 milyar TL ile %126 büyümüş. Oraya çalışmaya giden herhangi öğrencinin hayatında bir büyüme var mı? Yok!
Bu sistematik ve tarihsel saldırı artık olanca açıklığıyla önümüzde duruyor. Yapılması gerekeni ülkenin dört bir yanından öğrenciler bize Zeren Ertaş’ın ölümü sonrası yurtlarında yaptıkları eylemlerle, direnişlerle gösterdiler. Bir araya gelip kampüslerde, işyerlerinde, bu saldırıyı organize edenlerin karşısında yan yana ve örgütlü bir biçimde durmak dışında çözüm yolumuz yok.