İstanbul Teknik Üniversitesi: Yurt ve yemek – Umut Gök

Her üniversitede olduğu gibi İTÜ’de de yurt sorunu ve yemekhane fiyatları herkesi ilgilendiren iki temel sorun. Öncelikle İTÜ’de yemekhane zamlarının son 2-3 senedir hem üniversite işçilerini hem de öğrencileri ilgilendiren bir tarafı olduğu için biraz bu konunun tarihinden bahsedeceğim daha sonra yurtlarla ilgili bilgi vermeye çalışacağım. 

2021 yılının ağustos ayında İTÜ’deki eski işveren sendikası TÜİS yerine MİKSEN geçmişti. MİKSEN  eski işveren sendikasıyla işçiler arasında masada anlaşılan maddeleri kabul etmediğini belirtmişti. İşveren sendikası işçilerin haftalık 40 saat olan çalışma süresinin 45 saate çıkarılmasını, gece vardiyasının +%30’luk ücretinin ise %15’e düşürülmesini talep etmişti. Yönetim suçu işveren sendikasına atıp, işveren sendikası da  işçilere yönetimi işaret edince işçiler yemekhane önünden rektörlüğe yürüme kararı almıştı. Daha sonra gerçekleşen TİS süreci ise işçilerin büyük oranda kazanımla çıktıkları bir şekilde sonuçlanmıştı.

Bu seneye gelelim. Geçen bahar yarıyılında işçiler için toplu iş sözleşmesi tekrar gündemdeydi. İki sene önce olduğu gibi yönetim tekrardan işçilerin haklarına saldırıyor, çalışma sürelerini uzatmayı amaçlıyordu. Yönetim çalışma sürelerinin beş iş gününden altı iş gününe çıkmasını talep etmişti. Daha sonra 3 aylık bir TİS süreci yaşanmıştı. TİS sürecinde anlaşma sağlanamayınca işçiler 23 Haziran günü tekrardan yemekhaneden rektörlüğe yürüyüp rektörlük önünde basın açıklaması yapmıştı. 23 Haziran’daki eylemlerinden yaklaşık bir ay sonra işçiler TİS sürecinden kazanımla ayrılmıştı. 

İTÜ’de yemekhanenin özelleştirilmesi konusu da aslında burada açılmıştı. İşçilerin örgütlülüğünü sırtından atmak isteyen yönetim işçileri yemekhaneyi özelleştirmek ile tehdit ediyordu. 

Öncelikle yemekhanenin güncel fiyatları herhangi bir şirketin yemekhaneyi devralması için yeterince kârlı ve cazip değil.İkinci olarak ise özelleştirilir özelleştirilmez öğrencilerin zam yağmuruna tutulmasının yaratabileceği tepki hem alıcı şirket hem de yönetim açısından korkutucu bir ihtimal. Buihtimallerin olduğu yerde yapılacak zamların üstünün biraz kapatılması gerekiyordu. Bu nedenle bu yaz bahar dönemi bitişinde yemekhaneye %100 zam yapıldı. Ardından da daha önceki zammın üzerinden iki ay geçmeden geçtiğimiz haftalarda eylül ayında öğlen yemeğine tekrardan %50 zam geldi.

İTÜ Rektörlüğü’nün alınan kararla ilgili yazısında öğrenci yemek fiyatlarının artırılma sebebi olarak “bütçe yetersizliği” ve “maliyet artışı” gösterilmişti. Ama İTÜ’nün 2022 Faaliyet Raporu’na baktığımızda yemekhane işletmelerinden sorumlu olan İTÜ Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı’nın zararda değil “kârda” olduğunu görüyoruz. Anlaşılıyor ki yapılan zamlar, alınan kararlar yönetimin iddia ettiği gibi bir “zorunluluk”değil, daha çok politik bir tercih.

Tüm bunlar olurken, henüz okullar açılmadan önce İTÜ yemekhane işletmesi özelleştirilmek üzere ihaleye açıldı. 22 Eylül günü itibariyle ise İTÜ Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından atılan bir mail ile İTÜ yemekhane hizmetlerinin ismi belirtilmemiş bir firmaya devredileceği açıklandı. Açılan ihale şartnamesinde belirtildiği gibi, özelleştirmenin gerçekleşmesi durumunda ihaleyi alacak olan firma kendi personeli ile çalışacak olup, mevcut yemekhane işçileri, artık yemekhanede çalışamayacak ve geleceği belirsiz hale getirilecek.

Kısaca yönetim özelleştirme ile birlikte işçilerle olan “derdinden” kurtulacak öğrenciler de yemek hizmeti özelleştirilen diğer üniversitelerdeki; yemekten faydalanmayı bırakma, sağlık sorunları, toplu zehirlenme, fahiş fiyatlandırma, muhatapsız kalma vb. sayısız olumsuz sonuçla karşı karşıya kalacaktı. Bizse üniversite içerisinde bugün itibariyle bunu kabul etmeyeceğimizi üniversite yönetimine duyurmak için basın açıklamamızı yaptık. Ne yemekhane çalışanları ne de öğrenciler sizin ticari iliskilerinize aparat olabilir. Bunu kabul etmeyeceğiz. 

Biraz da yurt konusuyla ilgili bilgi vermeye çalışayım. İTÜ’nün 25.000 lisans öğrencisi varken yurt kapasitesi 5.300 kişilik. Bu sene İTÜ’ye yapılacak yeni bir yurt da gündemdeydi. İTÜ Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı’nın Twitter hesabından Ayazağa Yerleşkesi’ne 2000 öğrenci kapasiteli erkek yurdu yapılacağı açıklanmıştı. Ama absürt bir şekilde yurt KYK yurduydu. 20 Mart’ta ihale sonuçlarının öğrenileceği bu yurt inşaatına birçok kesimden tepki gelmişti.Çünkü bu yurt kampüse İTÜ dışından öğrencilerin serbestçe giriş çıkışının önünü açıyordu. 20 Mart saat 11.00’da yapılan bu ihale sonuçsuz kaldı çünkü ihaleye çıkartılan bu inşaat projesinin ihaleye teklif veren istekli çıkmaması nedeniyle iptal edildiği öğrenildi. Daha sonra İTÜ Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı Twitter hesabını kapattı.

Sonrasında ise yurt fiyatlarına gelen zamlar var. Temmuz ayında yemekhane ücretlerine yapılan %100 zamdan hemen sonra yurt ücretlerine de yaklaşık %75 zam gelmişti. Yapılan zamla birlikte en ucuz erkek yurdu olan ve 3 ve 4 kişilik odalara sahip Vadi Yurtları’nın aylık ücreti sırasıyla 850 ve 1150 TL, en ucuz kız yurdu olan ve 3 kişilik odalara sahip Ayazağa Kız Öğrenci Yurdu da aylık 1445 TL oldu. 

Bir başka tepki çeken konu da senelerdir karma bir yurtGümüşsuyu Öğrenci yurdunun bu sene İTÜ Rektörlüğü Burslar ve Yurtlar Koordinatörlüğünün duyurusuna göre 2023-2024 eğitim-öğretim yılı itibariyle erkek yurduna dönüştürülmesiydi. Koordinatörlüğün bu kararı vermesine sebep olarak, 9 Eylül 2022 tarihli 31948 sayılı Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliğinin 6. maddesi gösterildi. Maddeye göre ”Kurumlar sadece kız veya sadece erkek öğrenciler barınacak şekilde açılır ve işletilir.” hükmü öne sürülmektedir. Bahsi geçen 6. Maddede kurumların 1/8/2024 tarihine kadar bu yönetmelikte belirtilen şartlara uygun hale getirilmesi gerektiği, talep doğrultusunda verilen sürenin bir yıl daha uzatılabileceği yazılmakta ancak İTÜ bu 1 yıl uzatma hakkını kullanmayarak kız öğrencileri alelacele yurttan attı. İTÜ, yaptığı açıklamada yurt kapasitelerini 4900’den 5800’e yükselttiklerini, Gümüşsuyu Öğrenci Yurdu’ndaki tüm kız öğrencilerin Ayazağa yerleşkesindeki diğer yurtlara yerleştirildiğini ve hiçbir öğrencinin mağdur edilmediğini açıkladı. Ancak yükselttikleri kapasitenin kaynağı inşa edilen yeni yurtlar değil, bugün Boğaziçi’nde de rastladığımız şekilde mevcut yurtlara fazladan yatakkonulması, ya da ranzalar eklenmesiydi. İTÜ yönetiminin dolambaçlı yollardan her fırsatta öğrencilerini birer müşteri olarak görmeye çalıştığının farkındayız. Günlük ticari ilişkileriyle üniversite yönetimindeki pozisyonunun gerektirdiği sorumlulukları karıştıran bu ekibe müşteri değil öğrenci olduğumuzu her fırsatta hatırlayacağız. Nitelikli barınma hakkımızı da ucuz ve nitelikli beslenme hakkımızı da savunmaya devam ediyoruz.