Atılım Üniversitesi öğrencileri anlattı: “Annem tekrar enfekte olursa kaybetme ihtimalimiz var ve ben hala okula gitmek zorunda kalıyorum”

Gençlik Haber Ağı (GHA) – Pandemiden dolayı sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü bugünlerde Ankara’da bulunan Atılım Üniversitesi yüz yüze sınavlara devam ediyor. Atılım Üniversitesi öğrencileri bu duruma tepki gösterirken rektörlük karara tepki gösteren 28 öğrenciye uzaklaştırma cezası verdi. Gençlik Komiteleri’ne ulaşan öğrenciler yaşadıkları sorunları açıklarken tek istediklerinin seslerinin duyulması ve sınavların online olması olduğunu belirtti.

“Öğrenci de eğitim de umurlarında değil!”

Okulun bu dönem hibrit eğitim yaptığını belirten bir öğrenci; kurallara uyulmadığını, herkesin karışık geldiğini, denetlenmediğini söyledi ve şunları ekledi: “Okulumu seven biriydim. Herkese karşı savunuyordum pandemiye kadar. Gerçek yüzünü gördüm, öğrenci de, eğitim de umurlarında değil, gelir kaynağı olarak görüyorlar hepimizi. En iyi öğretmenlerim bile çok acımasız davranıyor, bu dönemde okulun amacının tamamen para olduğunu anladım.”

Taşıyıcı olmaktan korkuyordum. Bunun üzerine evde kendim çalışmayı denedim ama notlar çok eksikti, birçok eğitimci üstesinden gelemiyor ve elimden hiçbir şey gelmemesi psikolojimi kötü yönde etkiliyor. Rahat bir şekilde geçebileceğim derslerden kalmak üzereyim. Hasta olanlar dışarıya çıkamıyor, sınavlara giremiyor, make up sınavlarına kalıyor, make up sınavlarıda zor olduğu için haklı olarak enfekte olsa da sınava geliyorlar.

“Virüsü okuldan kaptığımızı kanıtlayamıyoruz”

Okulda hiçbir şekilde sosyal mesafeye uyulmadığını söyleyen bir başka öğrenci, “Teneffüslerde öğretmenler, öğrenciler sigara içiyor ve dikkat etmiyorlar. Yedi fakültede sadece iki kantin aktif durumda. Oturacak yer bile bulamadığım oluyor. Hasta olan çoğu kişi virüsü okuldan kaptığını kanıtlayamıyor, okul açıklamalarında bu arkadaşlarımı vaka olarak saymıyor.” dedi.

“İnsan sağlığını ve psikolojisini düşünen bir okul değil”

Atılım Üniversitesi’nin umursamazlık ettiğini söyleyen bir başka öğrenci, bu durumun nedenini şöyle açıklıyor: “Bazı öğrenciler üniversite açıldığı için başka şehirlerden geldiler, çoğu yurtlarda kalıyor. Yurtlar 30 kişi civarı. 1  kişinin enfekte olması neredeyse herkesin enfekte olması anlamına geliyor. Bazı öğrencilerin velileri hayatını kaybetti. Öğrenciler de ölebilirdi… Ne yazık ki ölünce diploma geçerliliğini kaybediyor. İnsan psikolojisi ve sağlığını düşünen bir okul değil maalesef.”

Başka bir şehirden geldiğini belirten bir öğrenci ise şunları ekledi: “Kısa süre önce ameliyat oldum, babam virüsü atlattı ve 3 ay boyunca evden hiç çıkmadık ama sınavlar yüzünden Ankara’ya yola çıktım. Toplu taşıma kullandım, kalabalığa karıştım. Çoğu hoca gözetmenlik yapmadı, yerine asistanları girdi sınavlara. Aileme, evinde kaldığım arkadaşlarıma virüs bulaştırır mıyım, korkusuyla sınav kağıtlarına odaklanamadım. Bu şartlarda tek istediğimiz şey sesimizin duyulması ve herkes gibi bizim de sınavlarımızın online olması.”

“Taşıyıcı olabilirsin dedi, vicdan azabı duyuyorum”

Yüz yüze eğitim sürecinde virüs dolayısıyla babasını kaybeden bir öğrenci, evden kendisi dışında kimsenin çıkmadığını ve annesini de kaybetmekten korktuğunu dile getirdi.

“Ailemin koronavirüs testi pozitif çıktı, evde sadece ben negatiftim. 14 Kasım 2020 tarihinde babam şeker hastası olduğu için Ankara Şehir Hastanesi’ne yatırıldı. 17 gün yoğun bakım süreci sonrasında entübe edildi. 3 Aralık 2020 tarihinde saat 00:10’da kalbi durdu, saat 00:40’ta babamı kaybettik.”

“Vefatından sonra doktoru, taşıyıcı olabilirsin, dedi. Bu süreçte okula gidip geldiğim için vicdan azabı duyuyorum. Evde şu anda annem ve abim var. Annem 58 yaşında ve tekrar enfekte olursa kaybetme ihtimalimiz var ve ben hala okula gitmek zorunda kalıyorum. Tedbirsiz sınıflarda sınava girmek zorunda kalıyoruz. Umarım bu söylediklerim yetkililerin biraz vicdanına dokunur da önlemler alınır.”

“Sadece bazen cam açılıyordu”

“Laboratuvar dersimin ilk sınavıydı, sınava laboratuvar ortamında giriyorduk. 50 kişi kadardık, 3 gruba ayrıldık. Sınıf kapasitesini dolduruyordu bir grup. Güya okulumuz pandemi koşullarında önlem alıyor, o sınavda 3 grup 10’ar dakika arayla, arka arkaya sınavlara girdik. Dezenfektan yoktu, bazen cam açılıyordu sadece. Fakat Ankara çok soğuk olduğu için soğuktan parmaklarımız tutmayacak duruma geliyordu.”

“Mühendislik fakültesindeyim. Online derslerin görüntü kalitesi çok düşük. Bırakın yazıları, hocayı bile göremiyoruz. Yüz yüze derslerde ise virüs dolayısıyla camları açıyoruz. Geçen hafta sınavda montumla titreyerek sınavı bitirdim.”

“Soğuktan ellerim yara oldu”

“Sınavlar pandemi öncesine göre çok zor. İncek havasının çok soğuk olması, sınavların iki saat uzunluğunda olması, hareketlerimi kısıtlayan mont, nefes almamı zorlaştıran maskeyle çok zor geliyordu sınavlar. Soğuktan ellerim yara oldu ve bir süre yazı dahi yazamaz oldum.” 

Umursanmadıklarını belirten öğrenciler, Twitter’da tehditvari videolar paylaşıldığını, çoğu öğrencinin de uzaklaştırma almamak ve fazladan para ödememek için sesini çıkarmadıklarının altını çizdi.

“Rektöre ulaşmak adına Twitter ve Instagram’dan mesaj attık. Rektör ise sosyal medya hesaplarını kapattı. Ortak tweet attık. Tehdit benzeri video paylaşıldı, bu yüzden çoğu öğrenci okulda uzaklaştırma almamak için sesini çıkarmıyor. Dönemin uzaması fazladan para ödemek demek…”

“Sınava girebilmek için okula gelen Covid pozitif öğrenciler var”

“Defalarca okula ve birçok üst makama dilekçe yazdık ama aldığımız cevaplar hep aynıydı: “Gerekli tedbirleri aldık risk yok!” Sınıflarda dezenfektan yok, sıralar temiz değil. Küçücük sınıflarda, mesafemiz 30-40 cm… Mazeret sınavlarına daha zor olduğu için girmek istemeyen Covid pozitif, hafif geçiren ve yakın temaslı öğrenciler, sağlıklı kişilerin HES kodunu okutup okula giriş yapıyorlar. Sınava gelebilmek için bagajda içeri girmek durumunda kalan öğrenciler var. Okul bu durumdayken nasıl risk olmayabilir?”

Yetklilere “neden hayatları tehlikeye atıyorsunuz?” sorusunu soran başka bir öğrenci cevap istediğini belirterek, “MEB Bilim Kurulu tavsiyesiyle kendine bağlı okulların uzaktan öğretim süresini uzattı. Atılım Üniversitesi olarak ne gibi bir güvencemiz var ki pandemi yokmuşcasına okula çağırılıyoruz? Şehir dışından sadece 1 sınav uğruna toplu taşımadaki virüs riskini alıp taşıyıcı olarak ailemize bulaştırıp hatta onların canına bile kastedebiliyoruz. Ne için?” diye soruyor.

“Bedava diploma isteyenlerin gazına gelmeyin”

Bir öğrenci Twitter üzerinden Atılım Üniversitesi Rektörü Yıldırım Üçtuğ ile gerçekleştirdiği diyaloğu Gençlik Komiteleri’yle paylaştı.

Öğrenci yazışmada daha fazla hastalık yayılmadan ve öğrencilerle ailelerine daha fazla zarar gelmeden, öğrencilerin de görüşlerinin dikkate alınmasını talep ediyor. Aldığı cevap ise şöyle: “Lütfen bedava diploma almak isteyen arkadaşlarınızın dolduruşuna gelmeyin!”

“Oto tamircide çalışan çocukları düşünün”

Atılım Üniversitesi Rektörü Yıldırım Üçtuğ aynı zamanda şu ifadeleri kullanıyor: “18 yaşında eve ekmek parası götürmek için oto tamircide çalışan çocukları düşünürseniz sizin durumunuz daha iyi! Kimse evinde oturmuyor ama iş okula gel deyince hastalık bahasesi çıkıyor.”