Aşağıdaki mektup Beykent Üniversitesi öğrencileri tarafından hazırlanmış ve bizim aracılığımızla kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.
Bilindiği üzere vakıflar “kar elde etme amacıyla” kurulamayan, kamu hizmeti sunmak ve kuruluş amacına göre hizmet sunmakla görevli kuruluşlarıdır.
Fahiş fiyatlarla öğrenciden %300’lere varan oranda zam talep eden Üniversitenin, öğrenciden aldığı parayı nasıl harcadığı yönünde bir araştırma; öğrencinin neden mağdur olduğunun anlaşılması için yeterli olacaktır.
Beykent Üniversitesi’nin bağlı olduğu vakıf, öğrenci ücretlerini nereye harcıyor?
Bu sorunun cevabı için, YÖK tarafından hazırlanan 2021 yılı Mali İstatistik Verilerine bakalım:
2021 yılı için Beykent Üniversitesi geliri: 316.369.165 TL
2021 yılı için Beykent Üniversitesi gideri:
319.788.335 TL
Bu veriye göre geçen yıl 3.000.000 zararı olan üniversitenin; öğrenci başına yaptığı harcama sıralamasında üniversiteler arasında 42. Sırada yer aldığı, 12.640 TL tutarında bir yıllık harcamanın söz konusu olduğu görülmektedir ki bu orandan anladığımız kadarıyla Üniversite, öğrenciden aldığını öğrenciye harcamamaktadır.
Öğrenciye harcanmayan bu gelirin, araştırma geliştirme faaliyetleri ve kütüphaneler için harcandığı düşünülebilirse de yine aynı mali tabloya göre;
AR-Ge faaliyetlerinde: 8.900.000 TL,
Kütüphane gideri olarak: 3.730.000 TL olduğu görülebilir ki bu veriye göre gelirin çok küçük bir oranı bilimsel faaliyetler için ayrılmaktadır.
2021 yılında 1057 öğretim elemanına sahip olan Beykent Üniversitesi, yıllık öğretim üyesi maaşı için 83.430.530 TL ile “Öğretim Elemanına Ödenen Ücretler” sıralamasında 47. Sırada yer almakta ve oran olarak gelirinin yalnızca %26’sını akademisyenlerine harcamaktadır.
Öğrenciye, bilime, akademisyene ödenmeyen bu gelir nereye gidip neden üniversite zarar etmektedir?
Üniversitenin kira giderleri; 75.446.218 TL olup, Üniversitenin istatistiklerde 6. Sırada yer alarak en başarılı olduğu alandır. 1057 öğretim elemanına ödenen yıllık ücret ve bir yıllık kira bedeli neredeyse denk olmakla birlikte asıl soru, bu “kiralanan” taşınmazların kime? kimlere? ait olduğudur.
Bu sorunun cevabı için de 1963 yılından beri inşaat şirketleri işleten ve devlet müteahhitliği de yapmış olan mütevelli heyeti başkanının malvarlığı bir ihtimal olarak düşünülebilir ki bu durumda 1057 kişiye ödenen yıllık ücretin tek bir kişiye bir kalemde ödeniyor olduğu varsayımı, üniversite veya vakfın ya da vakfı yöneten aile şirketinin ne kadar büyük gelirler elde ettiği konusunda bir fikir oluşturabilir. Elbette ki bir varsayımdan ibaret görünen bu son bilgi, yüzlerce; binlerce öğrencinin eğitim hayatı son zamlar sonucu sona erecekken, bu zamların “kira bedellerini” karşılamak için mi yapıldığı ve zenginliklerine zenginlik katmak isteyen aile şirketinin bu kadar öğrenciyi mağdur etme, gelecekleri ile oynama hak ve yetkisini nereden bulduğunu da sorgulatabilir.
Konunun daha detaylı açıklama ve incelemesi, kamuoyuna ve kalemi cesur gazetecilere bırakılmıştır.