Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19 olarak adlandırılan yeni koronavirüs pandemi ilan edildi. Ölüm oranı %3.6 civarında olsa da yaşanılan ülkenin aldığı önlemlere, sürecin yürütülüş şekline, yatak kapasitesi gibi değişkenlere bağlı olmak üzere bu oran değişiklik gösteriyor. İtalya’da birkaç hafta içerisinde gerekli önlemler alınmadığı için 10.000’e yakın vaka artışı görüldü ve şu an gelinen noktada İtalya’nın tamamı karantinaya alındı.
Korona gibi tüm hastalıkların ve daha bin türlü belanın nedeni, yönetenlerin toplumsal çıkarlar yerine şirket çıkarlarını düşünmesi ve hepimiz üzerinde buna boyun eğelim diye baskı kurmasıdır. Hastalık, sağlık gibi tartışmasız biçimde en temel hizmet alanının bile özelleştirilmesi sonucu, özellikle kapitalist kâr düzeninin en geliştiği yerlerde hızla yayılıyor. Şu anda bile devlet toplum sağlığından çok, döviz geliri azalmasın diye turist gelen bölgelerde önlem almaya ağırlık veriyor. İktidar, salgının önüne geçerek sağlıklı yaşama hakkımızı korumakla yükümlüdür ve hemen şu #14Talep önlemleri almalıdır:
- Tüm sağlık hizmetleri hemen ücretsiz hale getirilsin.
Bütün hastaneler salgın hastalık teşhisine odaklanmaktan vazgeçip, herhangi bir sağlık şikayetiyle gelen herkesi tedavi etmeye yönelmelidir. Yeni koronavirüs’ün tanısı ve tedavisi için gereken bütün hizmetler ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
- Sağlık kuruluşlarının bu acil durum çerçevesindeki tüm personel, tıbbi malzeme, altyapı eksikleri, araç-gereç gereksinimini hemen karşılansın.
Başta yatak kapasitelerinin acil bir durumda hastalar için sıkıntı yaşatmayacak şekilde artırılması olmak üzere her türlü önlem hızlıca alınmalıdır.
- Zorunlu alanlar dışında kalan tüm çalışanlara en az 1 ay ücretli izin verilsin.
Zorunlu alanlarda çalışan (beslenme, sağlık vb) çalışanların sağlığı için gerekli önlemler (maske, temizlik araç-gereçleri) hemen alınmalıdır.
- Okullar, üniversiteler, kışlalar, spor karşılaşmaları, toplantılar 1 ay süreyle tatil/iptal edilsin.
Bu süreçte çalışanların ücretlerinde kesintiye gidilmemelidir.
- Özel veya devlet yurdu ya da lojman fark etmeksizin bu gibi yerlerde kalan öğrencilerin, çalışanların barınma ihtiyaçları karşılansın.
Kimse verilen tatil ya da ara verilmesi kararından ötürü bu barınma alanlarından zorla gönderilmek durumunda bırakılmamalıdır. Güvenli barınma hakkı ücretsiz olarak sağlanmalı, kimsenin bu haktan mahrum kalması ve bunlardan ötürü özellikle riskin artmasının yüksek olduğu bir dönemde salgının yayılmasına sebep olacak bir şehir değiştirme sirkülasyonunun önüne geçilmelidir.
- Bu sürede konut sorunu olanlara sağlıklı biçimde kalabilecekleri yer sağlansın.
Yeni koronavirüsün yaratacağı çeşitli ihtiyaçları karşılamak hali hazırda ciddi bir maddi yüke neden olmaktadır. Bu bağlamda konut kiralarıyla ilgili adım atılmalı, kira ödenmemesi durumunda evden çıkarmalara son verilmeli, konut sorunu olanların da barınma ihtiyaçları karşılanmalıdır. Yaşlı bakım evlerinde yaşayanların da beslenme ve temizlik ihtiyaçları karşılanmalı, gerekli tıbbi önlemler alınmalıdır.
- Temizlik malzemeleri, maske, eldiven gibi koruyucu malzemeler ücretsiz dağıtılsın.
Sağlıklı yaşam hakkının korunması için iktidar bu konuda gerekli adımları derhal atmalı ve eşitsizliklerin, karaborsa uygulamalarının önüne geçmelidir.
- Çalışmaları eleştirel bir gözle izleyebilecek ve toplum yararına öneriler getirebilecek sağlık meslek örgütlerinin de katıldığı bir kriz merkezi kurulsun.
Sağlıklı yaşam hakkının korunması ve toplumda olası paniğin önlenmesi açısından sürecin doğru şekilde yürütülebilmesi adına bu kriz merkezi yoluyla halkın şeffaf şekilde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
- Başta İran sınırı olmak üzere, tüm karantinalar insanca yaşanacak yerlere dönüştürülsün ve buralarda zorunlu olarak tutulanların bütün gereksinimleri karşılansın.
Gerek şüpheli kişiye ilişkin sağlık merkezlerindeki karantinalar gerek de belirli bir şehir veya bölgenin karantinaya alınması durumu fark etmeksizin tüm karantina alanları insanca yaşanabilir şekilde olmalıdır.
- Mültecilerin Yunanistan sınırına itilmesinden vazgeçilsin ve hemen bütün gereksinimlerinin karşılandığı konutlara taşınmaları sağlansın. Mültecilere insanca davranılsın.
Yunanistan sınırında, sınıra yakın otogarlarda günü dışarda geçirmek zorunda bırakılan ve dönüşleri engellenen mültecilerin dönüşleri sağlanmalı ve sağlıklı yaşam hakları güvence altına alınmalıdır.
- Fatura ve borç ödemeleri durdurulsun, eksiklikler sebebiyle hizmetlerin kesilmesi engellensin.
Konutlarda sağlıklı ve hijyenik bir ortamın sağlanabilmesi için temel ihtiyaç niteliğinde olan başta su, elektrik, doğalgaz hizmetlerinin faturaları ve ihtiyaç kredileri, KYK borçları olmak üzere tüm borç ödemeleri derhal askıya alınmalıdır. Hiç kimsenin faturasını ödeyemediği için suyu kesilmemeli, kimse bu süreçte borç ödemeye zorlanmamalıdır.
- Hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlüler için gerekli önlemler derhal alınsın.
Birçok hapishanede tutuklu ve hükümlüler sağlıklı yaşam hakkına aykırı şekilde alanın alabileceğinden fazla şekilde kalmak durumundadır. Bu sürecin tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla, avukatlarıyla görüşmesinin önüne geçmeyecek şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra buralarda gerekli tıbbi önlemler de hızlıca alınmalıdır.
- Kamusal alanlardaki tüm lavabolar ücretsiz yapılsın.
Tüm şehirlerde kamusal alanlarda bulunan ücretli lavabo uygulamasından vazgeçilmeli ve bu lavaboların (üniversite, okullar da dahil olmak üzere) eksiklikleri giderilerek sağlıklı yaşam hakkına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
- Tüm telekomünikasyon hizmetleri kesintisiz ve ücretsiz yapılsın.
Arama, SMS, internet kullanımı, oluşabilecek panik ortamında sağlıklı bilgi akışının sağlanabilmesi amacıyla ücretsiz hale getirilmelidir. İktidar, sosyal medya platformlarında otosansüre sebep olabilecek açıklamalardan vazgeçmeli, sansür ve erişim engeli uygulamasına gidilmemelidir.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı #14Kural yeni koronavirüsün yaratabileceği sorunlar açısından yetersizdir. Açıkladığımız #14Talep derhal yerine getirilmelidir. Bu önlemler zamanında alınmadığı için başta İtalya olmak üzere birçok ülkede ciddi karantina örnekleri görüyoruz. İtalya yukarıda yazılı önlemleri çok geç almıştır. Şirketlerin çıkarları değil, toplumsal çıkarlar düşünülmeli ve bu sürecin maddi yükü işçilere, işsizlere, gençlere, öğrencilere yükletilmemelidir.