Dün akşam saatlerinde Bartın’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı madende gerçekleşen patlamada güncel olarak en az 41 madenci hayatını kaybetti. Başta hayatını kaybeden madencilerin aileleri ve yakınları olmak üzere, bütün madencilerin ve işçi sınıfının başı sağolsun. Acılarını paylaşıyoruz. Çok üzgün, çok öfkeliyiz.
Dün akşam haberi aldığımızdan beri onlarca genç arkadaşımızla konuşuyoruz. Patlamanın yaşandığı madenin çıkışında durumu takip eden arkadaşlarımızla, gazetecilerle, avukatlarla haberleşiyoruz. Bugün Bartın’da üstümüze düşen bütün görevleri üstlenmek için hazırız. Tek bir madencinin hayatı, yaraların sarılması, sorumluların ortaya çıkarılması için ne yapabiliyorsak yapacağız. Ayrıca bazı yaralı madencilerin İstanbul’a sevk edildiğini öğrendik, İstanbul’da hastane önlerinde madenci aileleriyle beraber olmak üzere organize oluyoruz. Hepimizin tekrar başı sağolsun.
Bartın’da yaşanan patlamanın kaza değil katliam olduğunu söylüyoruz. Defalarca uyarılmasına, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uymadığı için hakkında ceza bile kesilmesine, madenciler defalarca can güvenliğinden endişe ettiklerini ifade etmesine, sadece son bir ayda vekil, bakan, Sayıştay ziyaretleri yapılmasına rağmen madende can güvenliğini sağlamak için gerekli önlemler alınmamıştır. Buna her yerde cinayet denir. Soma’da ve Ermenek’te ne yaşandıysa Bartın’da da aynısı yaşanmıştır. İşçilerin canı ucuz bir kalem olarak üretim maliyeti içinde hesaplanarak, siyasi bağlantılar yoluyla denetimden kaçarak, göz göre göre gelen katliama “olursa olsun” denilerek hareket edilmiştir.
Erdoğan daha geçen aylarda “Sadece denetim yapmayın, açık aramayın, ceza kesmeyin, biraz da patronları düşünün!” diyerek bütün bunların sözcülüğünü açıktan yapmıştır. Patronların reisi, işçilerin katilidir. İşçilerin bir, üç, beş, on, otuz, yüz, üç yüz birli olarak toplu şekilde katledilmesini kader olarak görenler hepimizi de madencilerin kader ortağı olarak görüyor.
Biz üretimin teferruatı değiliz, maliyet kalemi değiliz, istatistik değiliz, köle değiliz. En az vekiller, bakanlar, patronlar, Cumhurbaşkanı kadar yaşamaya hakkı olan insanlarız. Bu yaşananlar kaderse bir sefer de bu saydıklarımız çalışırken toplu şekilde hayatını kaybetsin de görelim. Maktul buradaysa, katil orada. Lafı eğip bükmeye gerek yok: Karlarını üç kuruş arttırmak için yüzlerce işçiyi gözünü kırpmadan ölüme gönderenler ve onların düzeni, onların devleti, onların iktidarı, onların Reis’i katildir.
İşte bunun için de organize olacağız. Bartın için ayağa kalkacağız. Onlarca, yüzlerce, binlerce genç arkadaşımızın gözü kulağı Bartın’da. Bugün, yarın, haftaya, sonuna kadar madencilerin katillerinin yakasındayız. Hesabını hemen soracak gücümüz olmayabilir ama katillere şunu öğretelim: Gecesinde onlarca madencinin öldüğü günlerin sabahında karşınıza dikilecek binlerce insan var bu ülkede.
Soma, Ermenek, Bartın: Katliam senin fıtratın!
Bartın için ayağa!