Hepimizin bildiği üzere Ege Üniversitesi -her dönem olduğu gibi- bu döneme de sansasyonel bir uygulamayla başladı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanmış Rektör Necdet Budak’ın ‘güvenlik gerekçesi’ ve valiliğin de emriyle üniversiteye Emniyet Müdürü olarak Ramazan Çankaya atandı. 2010-2011 yılında YÖK kararıyla üniversite içerisinde at koşturmaya başlayan kolluk kuvvetleri, zaten kendileri başlı başına emniyet müdürleriymişçesine davranan ‘özel güvenlik birimi’ ve şimdi de atanan emniyet müdürü…Ege Üniversitesi’nin tarihine baktığımızda bütün bunlar ne ifade ediyor?
Ege Üniversitesi, son 5 yıldır sürekli absürd sayılabilecek, kara mizah tadında uygulamalar, yasaklamalar ve cezalarla Türkiye içerisindeki üniversiteler arasında ‘farklılığını’ ortaya koyuyor. Bu yeri geldiğinde FETÖ’cü eski rektörün odasından Erdoğan’la yakınlık isteğine ilişkin muskayla; yeri geldiğinde Türkiye’nin en pahalı yemekhanesiyle, film gösterimlerinin yasaklanmasıyla, yeri geldiğinde ise ‘balon şişirmek’, ‘kitap okumak’ gerekçesiyle öğrencilere verdiği cezalarla oluyor..
Bundan 3 yıl önce, üniversite içerisindeki tüm topluluklar kapatılıp bilimsel, kültürel, akademik her çalışmanın yasaklandığı dönemde -memlekette OHAL’in sadece 90’lı yıllarla birlikte anıldığı zamanlarda- üniversite öğrencileri olarak Ege’de adeta OHAL’i yaşıyorduk. Biz o zaman da, Ege Üniversitesi’nin pilot okul olarak belirlendiğini, bunun tüm üniversitelere yayılacağını söylemiştik. (Maalesef ki tarih yine bizi haklı çıkardı) Okul giriş-çıkışlarına cezaevi turnikeleri koyuldu -burada mecaz yok-, öğrenciler turnikelere sıkıştı -şaka değil-, psikoloji öğrencilerinin ‘Freud’la 5 çayı’ etkinliğini uzun namlulu silahlarla polisler bastı. ‘Balon şişirmek’, ‘kitap okumak’, ‘ideolojik halay çekmek’, ‘pandomim yapmak’ gibi gerekçelerle öğrencilere 1 aydan 3 yıla kadar (lisans zaten 4 yıl?) uzaklaştırma cezası verildi. (1 dönem içerisinde hakkında 29 soruşturma açılmış arkadaşım var benim, ben sana onu da getiricem.)
Bütün bunlar olurken Özel Güvenlik boş durur mu? O da almış sazı eline, kadın öğrencileri taciz ediyor, öğrencileri darp ediyor. Üniversite adeta bir karakol üssü zaten; sağını dönsen sivil polis, solunu dönsen pala bıyık… Esasen egemenler nezdinde Ege Üniversitesi’nde bir ‘keyfiyet rejimi’ hakim kılınmaya çalışılıyor.
Ege Üniversitesi yönetiminin bu döneme damga vuran, emniyet müdürü atama uygulaması, zaten fiiliyatta var olan karakol üssünü resmileştirmesi bakımından önemli. Ayrıca Türkiye’de bir ilk olan bu uygulama için belli ki Ege Üniversitesi yine pilot okul olarak belirlenmiş ve burada ‘tuttuğu’ takdirde diğer üniversitelerde de uygulamaya konulacak. Rektör Necdet Budak’ın görevine yeni başlamışken güvenlik gerekçesiyle ‘okula özel emniyet müdürü’ talep etmesi açıkça akademik özgürlükten, üniversitenin özerkliğinden, üniversitenin muhalif sesinden korktuğunun beyanıdır. Su yoluna girmeden testi için önlemini alıyor. Göreve başladığından beri öğrencinin yanındaymış ve öğrencinin taleplerini dikkate alıyormuş pozu kesen rektörün maskesi de ilk yarıda düşmüş oldu. Bu açıkça akademiyi derdest etme, muhalif öğrencileri susturma operasyonudur.
Biz biliyoruz ki, egemenler tarafından her ‘güvenliğimiz için’, ‘huzurumuz için’ diye açıklanan uygulamalar; kendi iktidarlarının huzuru ve güvenlikleri lehine yürürlüğe konuluyor ve bu güvenlik ihtiyacı ve tedbiri hiç sonlanmıyor. Her güvenlik önleminin ardından bizler için bir sürü baskı, yasak ve hak ihlali doğuyor.
Üniversitede bir güvenlik sorunu değil; yönetememe krizi vardır. Üniversite idaresi bu krizi, yönetimi polisin eline vermekle çözeceğini sanmaktadır. Böylelikle de tam AKP iktidarına yakışır bir üniversite kuracağı hayalindedir. Bu çabalar nafile; eski rektörü muskaları dahi koruyamadı.. Bunu 5 yıllık eğitim öğretim hayatında 4 rektör eskitmiş bir öğrenci olarak söylüyorum. Tüm baskıya rağmen, Ege Üniversitesi hala geçmişteki direngenliğini koruyor. Bir filizlenmeye bakar, benden söylemesi…