Melih Bulu… İktidarın son kayyumlarından biri. Dün geceyarısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle Boğaziçi Üniversitesi’nin içinde olduğu 5 üniversiteye rektör atamaları yapıldı. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne atanmasının ardından üniversite öğrencileri bütün üniversitelileri dayanışmaya davet etti.
Peki kimdir bu Melih Bulu?
Melih Bulu ile ilgili belki de en dikkat çekici nokta tamamının AKP üzerinden şekillendiği siyasi kariyerinin, akademik kariyerinden çok daha kabarık olması. Sözde rektörlük görevinden öncesinde Melih Bulu’yu nereden mi tanıyorduk? 2002 yılında AKP’nin Sarıyer İlçe teşkilatlanmasının kurucularından olmasından, 2009 yerel seçimleri öncesinde yine AKP’den Ataşehir Belediye Başkanı aday adayı olmasından, 2015 seçimlerinde AKP’den 1. bölge milletvekili adayı olmasından, AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyeliği yapmasından ve Ekonomiden Sorumlu AKP İstanbul İl Başkan Yardımcılığı yapmasından ötürü bu isme aşinaydık. Ancak olaylar Bulu’nun Haliç Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından biraz daha karıştı. Bu noktadan sonra Boğaziçi Üniversitesi’nin kayyum rektörü sosyal medyadaki paylaşımlarından bile durum oldukça anlaşılır hale geldi. Örneğin, Haliç Üniversitesi’nin pandemi dönemi sınav sistemine dair şöyle bir açıklamada bulunmuş:
“Değerli öğrencilerimiz, vize sınavlarımız kampüste yapılıyor. Salgın sebebi ile evde olmak isteyenler evinde sınava girebilirler. Bazı derslerin hocaları geçmiş tecrübelerine dayanarak kamerayla sınavı izlemek istiyor. Kamera açmak istemiyorsanız kampüste sınava girebilirsiniz.”
Bu açıklamadan anladığımız şey şu; ya özel hayatımızın gizliliğinden feragat edeceğiz ya da hastalık kapmayı ve yaymayı tercih ederek kendi sağlığımızdan ve çevremizdekilerin sağlığından feraget edeceğiz. Elbette üçüncü bir seçenek olarak üniversiteyi bırakmayı da değerlendirebiliriz zira sayın Bulu’nun bir öğrenci arkadaşımızın kim bilir hangi sebeplerden ötürü Boğaziçi Üniversitesi’ni bırakacağını açıklayan bir tweetinin altına adeta hali hazırda müşterisi olduğunuz bir bankadan vazgeçtiğinizde diğer bankaların başınıza üşüşmesi gibi bir tarzla arkadaşı rektörlüğünü yaptığı üniversiteye davet eden yorumundan da biliyoruz ki kendileri bu seçeneğe karşı değil. Melih Bulu’nun rektörlük deneyimine bir diğer örnek de Haliç Üniversitesi’nde okuyan ve üniversitenin yine pandemi dönemi sınav koşullarından biri olan 360 derece görüş açılı kamera talebini karşılamaya maddi gücünün yetmediğini, banka hesabında 9 kuruş olduğunu belirten bir tweet atarak dillendiren bir arkadaşımıza verdiği şu cevap:
“Tıp öğrencileri en yüksek ödemeyi yapıyor bildiğim kadarı ile Rojan; tam burslu mu okuyorsun?”
Peki 360 derecelik görme açısı olan kameraların fiyatları 250 TL ile 700 TL arasında değişiyorken bir üniversite rektörü bu ekipmanı sağlamaya maddi gücünün yetmediğini söyleyen öğrencisinin maddi gücünün tespitini mi yapmaya çalışmalıdır yoksa zaten hali hazırda kişinin temel hak ve özgürlüklerine doğrudan saldırıda bulunan bir uygulamayı üniversitesinde uygulatmaktan vaz mı geçmelidir?
Gelelim bir başka açıklamaya, Melih Bulu üniversitesinde düzenlenen bir konferansın ardından şöyle bir tweet atmış:
“Bugün girişimcilik bir tecrübelerimi paylaştım Üniversitemiz öğrencileri ile. En ilgi gören öğüdüm ‘eğer iş fikrinizi annenize anlattığınızda anlıyorsa o işi yapmayın’ oldu.”
Bu tweeti gördülerse, Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi dekanı Özlem Berk Albachten ya da Türk Dili ve Edebiyatı bölüm başkanı Halim Kara ne der bilmiyoruz ancak Boğaziçi Kadın+ Dayanışması gerekli cevabı verdi:
“Bu denli cinsiyetçi bir zihniyetin değil Boğaziçi Üniversitesi rektörü olması, üniversite kapısından girmesi bile kabul edilemez! Seçilmiş, Boğaziçi kültürüne zarar vermeyecek rektör istiyoruz!”
Arkadaşlarımızın da dillendirdiği gibi bizler üniversitelerimizde kadın düşmanı, LGBTİ+fobik, cinsiyetçi, yandaş, atanmış rektörler değil seçilmiş rektörler istiyoruz. Üniversitelerin ana bileşenlerinden biri olan bizler, öğrenciler, üniversitelerimizin yönetimini tayin etmeye pek tabii muktediriz. Buradan tüm atanmış rektörelere, Verşan Kök’e, Ahmet Kutluhan’a, Mahmut Ak’a, İsmail Yüksek’e, Mehmet Durman’a, Ünal Ay’a ve son olarak Melih Bulu’ya sesleniyoruz:
Siyasal iktidar ile olan yakınlığınız, yandaş işbirlikçi ilişkileriniz, sizi bugünlük haketmediğiniz koltuklara oturtuyor olabilir. Ancak bilin ki geliyoruz, sizleri o koltuklarınızdan tutup atmaya, çarpık ilişkileriniz sonucu elde ettiğiniz tüm sermayenizi elinizden almaya, dünyanızı yerle bir etmeye geliyoruz.