Mücadelemizi barınamayan milyonların hakikatiyle inşa edelim

Kapitalizmin dünyada siyasal ve ekonomik alanların tamamına egemen olduğu günümüzde mülksüz milyonların çeşitli devrimler ve mücadelelerle kazanmış olduğu birçok hak ellerinden alınmış durumda. Kapitalizm tarihinde olağanüstü koşullar dışında ilk kez bir nesil önceki nesilden daha yoksul bir hayat yaşayacak! Ailelerinden miras kalmayacak olan gençlerin büyük bir kısmı için bir ev sahibi olmak, sağlıklı ve güvenli bir işte uzun yıllar çalışmak imkânsız hale geldi. Neo-liberal politikalara uzun yıllardır tam entegre hareket edilmesi de durumun günden güne ezilenlerin aleyhine işlemesine sebebiyet veriyor. Öte yandan kitlesel ve sürekli mücadelelerin Türkiye’de uzun süredir organize edilemeyişi, çeşitli hak gasplarının ve derinleşen yoksulluğun faillerine karşı devrimci bir hareketin inşasının olanaklarını ortadan kaldırıyor. Bu atmosferde her geçen gün daha da yoksullaşan milyonların isyanı, bireysel homurdanmaların ötesine geçemiyor; siyasal olarak da sermaye sınıfının temsilciliğini devam ettirmek isteyen Cumhur İttifakı ve yine sermaye sınıfının deklarasyonuyla muhalefet yapan Millet İttifakı’nın oluşturduğu düzen siyasetinin arasında ezilerek daha da pasifleşiyor. 

Bugün çeşitli hak mücadelelerini devrimci mücadeleye dönüştürmenin yolu öncelikle irili ufaklı homurdanmaların siyasal değerini kavrayıp öznelerini hakiki pratiklerde bir araya getirmekten geçiyor. Barınamıyoruz Hareketi’ni örgütlemeye çabalarken önümüze ilk iş olarak parklarda bir araya gelmeyi koyarken de barınamama durumunu gerçekliğiyle kamuoyunda tartışılır hale getirmenin, bize çeşitli olanaklar açacağını öngörerek yapmıştık. 

Neticede Barınamıyoruz Hareketi yola çıktığı kısa süre içerisinde, geniş kitlelerle bağ kurmuş, onlarla bir araya gelerek beraber tartışıp beraber hareket etmenin yollarını nöbetlerle ve çeşitli mobilizasyonlarla mümkün kılmış ve bu süreç içinde barınamama meselesini, bu sorunu yaşayan binlerce kişi tarafından belirli bir hedef doğrultusunda tartışılır hale getirmiştir. Şimdi beklediğimiz olanaklar eksiğiyle fazlasıyla önümüzde duruyor.

Elbette mülksüz milyonların barınma sorunu bir devrim sorunudur ve ancak mülksüzlerin yapacağı bir devrimle çözülebilir. Ancak öğrenci gençliğin barınma sorunu her bir gencin yerleşebileceği yurtlar inşa etmek ve kira destekleriyle bugün hemen çözülebilir. Tabi ki mevcut siyasal iktidarın böyle bir projeyi gençlik adına hayata geçireceğini beklemek safdillik olur. Ancak gençlik kitlelerini böylesi somut taleplerle mücadele etmeye davet etmek, bugün kabaran öfkesini sırtlanıp mücadele etmeye niyetli gençlik kitlelerini devrimci bir hatta örgütlemeye dair çeşitli olanakları biz devrimcilerin önüne koyacaktır. Demokratların görevi olduğu söylenebilecek bu talepler etrafındaki mücadeleler bugünün siyasal atmosferinde demokratların üstlenebileceği talepler değildir. 

Sonuç olarak Barınamıyoruz Hareketi’nin siyasi iktidar temsilcileri tarafından bunca hedef haline getirilmesi ve yarattığımız pratiklerden öğrendiklerimiz bize doğru yolda olduğumuzu ve gerçek bir kitle hareketliliğinin bu pratiklerin çeşitli alanlarda sıkça var edilmesinin yaratacağı deneyimler ve bir araya gelişlerle mümkün olacağını gösteriyor. Görevimiz aklını ve stratejisini hareketin dinamikleri içinde var eden yaygın kitlesel bir hareketi, kitleler üzerinde hareket edebilen bir merkezi mobilizasyonla beraber inşa etmektir. Çabamız süreğen bir gençlik hareketini yaratıp devrimcileştirmek, devrimci hareketin öznelerini böylesi hareketlerin içinde yaratmaya dair.