Aşağı bakmayacağız – Ebru Sert

Dün (1 Şubat) sabah saatlerinden itibaren akşamüstü 17’deki eylem için hazırlıklar yapılırken, İstanbul Valiliği Sarıyer ve Beşiktaş’ta eylem yasağının devam ettiğini duyurdu. Ancak bu keyfi yasağı dinlemeyen binlerce kişi eylem alanını doldurdu. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri basın açıklamasının yapılacağı Güney Kampüs önünde toplanırlarken, okul kapıları kapatılarak çevik kuvvet ve özel güvenlik öğrencilere saldırdı.

Bu sırada değişik üniversitelerden dayanışma için gelen öğrenciler otobüs durağında iner inmez, henüz hiç bir eylemde bulunmadıkları halde gözaltına alınıyorlardı.  Bunun kampüs yakınındaki durakta inmiş olmalarından başka görünür bir nedeni yoktu. Toplanabilen öğrenci kitlesi destek için gelen milletvekilleriyle buluşarak yürüyüşe geçmeye çalıştığında, önleri anında polis barikatlarıyla kesildi. Onlarca öğrenci hakaretler altında ve dövülerek gözaltına alındılar. Ancak öğrenciler yine de bir araya gelerek, direnmeye devam ediyorlardı.  Polis öğrencilerin toplanmasını engelliyor ve bu sırada sürekli dağılmaları için uyarı yaparken “ yürürken aşağı bakacaksın” diyerek herkesi taciz ediyordu. Birçok arkadaşımız belli bir neden göstermeksizin gözaltına alındı. Polisin tüm bu şiddet, işkence ve keyfi uygulamalarını teşhir için meydanda açıklamalar yapıldı. Ancak direnişi tutuklamalar, gözaltılar, saldırılarla kıracaklarını zannedenler yanılıyorlardı; bu eylemleri direnişin daha bir inatla ve güçle sürdürülmesine neden oldu!

İstanbul’da ve İzmir’de toplam 108 öğrencinin gözaltına alınmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü öğrenciler tarafından kuşatıldı. Kayyum Melih Bulu’nun istifa etmesi ve tutuklanan, gözaltına alınan öğrencilerin hemen serbest bırakılması talebiyle saatlerce nöbet tuttular. Bu sırada polis tekrar içeri alınarak, yeni bir gözaltı saldırısı başlatıldı. Polis bir yandan kalkanları kaldırılarak kampüs içerisinden görüntü alınması engellenmeye çalışıyor, diğer yandan öğrencileri sıkıştırılarak ezilme tehlikesi yaratıyordu. Canlı yayın yapanlar başta olmak üzere 50’nin üzerinde öğrenci kampüs içerisinden dövülerek gözaltına alındı. Bu esnada kayyum rektör Melih Bulu odasının camından dışarı bakıyor, hedef gösterdiği öğrencilerin polislerce nasıl dövülerek götürüldüğünü izliyor ama korkusundan dışarı bir adım atmaya bile cesaret edemiyordu.

***

Kayyum rektör marifetiyle okulun yönetim kademelerinde temsil ve katılımı engellenen Boğaziçi öğrencileri; polis, güvenlik, iktidar medyası, yargı, aktrol saldırılarına karşı tüm üniversite öğrencilerini yanında toplamayı başararak, kendi örgütlülükleri yolunda önemli bir adım attılar. Öğrenci hareketinin güçsüz göründüğü bir dönemde dahi bu kadar hızlı, kararlı ve iktidarı çaresiz bırakacak bir kitle ve direniş çizgisinin oluşması, öğrencilerin kendi örgütlülüklerini yaratma ihtiyacını bir kez daha herkese göstermiştir. Şu sıralarda birçok üniversitede öğrenci dayanışma, topluluk zeminlerinin kurulması girişimleri var. Boğaziçi öğrencilerinden diğer üniversite öğrencilerine, akademisyenlerden mezunlara kadar alanda direnen binlerce kişi,  kitlesel bir mücadelenin örgütlenmesinin yalnızca gerekli değil, mümkün olduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Boğaziçi Direnişi bu ve birçok deneyimiyle öğrenci hareketine soluk aldıracaktır. Kayyum Rektör Melih Bulu, öğrenci hareketinin üstünden atılan ölü toprağı olacaktır!

* Bu yazı şurada yayınlandı: